Osteokondroma

Osteokondroma

Klinik: En sık görülen selim kemik tümörü olup, yaklaşık %45’ ini teşkil eder. Genellikle femur ve tibia gibi uzun kemiklerin meta zer bölgesinde yerleşimli olmakla birlikte vücuttaki tüm kemiklerden kaynaklanabilir.

Yüzeyi 1-3 mm kalınlığında kıkırdakla kaplı olup sıklıkla 10 ile 20’ li yaşlarda farkedilir. İzole lezyonlar nadir olmakla birlikte kondrosarkoma dönüşme riski taşırlar. Kıkırdak şapkada yetişkin yaşta kalınlaşma, kitlede büyüme ve ağrı başladıysa sıkı takibe alınıp malign transformasyon olabileceği unutulmamalıdır. Osteokondrom kendine ait şikayet yapmaz, fakat büyüdüğü bölgede kas, ligament ve nörovasküler yapılara bası yaparsa bulgu verir. Travma sonrası kırığa bağlı yada kıkırdak şapkanın hızlı büyümesine bağlı bursit nedeniyle semp- tomlar görülebilir. Habis değişimde klinik şikayetler verebilir. 

Radyoloji: Direkt gra de meta z, dia z yada epi ze yakın bölgeden ana kemiğe geniş bir yüzey yada küçük bir bağlantıyla birleşik görülür. Osteokondromun korteks ve spongioz kemiği, ana kemiğin korteks ve spongioz kemiğiyle devam etmekte olup bu devamlılığın olmaması halinde tanıdan uzaklaşılmalıdır. BT ve MRG osteokondrom ile üstündeki kıkırdak şapkayı daha net bir şekilde gösterir, habis değişim şüphesi olan vakalarda takip için kullanılabilir. Ultrasonogra de bu kıkırdak şapkanın kalınlığını ve ilave bursit ve sıvı koleksiyonunu değerlendirmede faydalıdır. Kemik sintigra si tüm vücut taramalarında faydalanılır ve kondral ossi kasyon aktivitesini göstermede faydalanılabilir. 

Ayırıcı tanıda parosteal osteosarkom, yumuşak doku sosteosarkomu, miyositis ossi kans ve kondrosarkom hatırlanmalıdır. 

Tedavi: Genelde evre 1 olup klinik şikayet olmayan lezyonlar cerrahi tedavisiz takip edilebilir. Belirgin bir şikayet yoksa cerrahi tedavi büyüme çağı sonuna kadar ertelenmelidir. Epi ze yakın olması halinde epi z hasarı, büyüme bozuklukları ve tam çıkarılamaması halinde tekrar oluşma riski taşırlar. Çocukluk çağında çıkarılacaksa periostla birlikte marjinal rezeksiyon yapılma- lıdır. Erişkin yaşta bulunduğu bölgelerde komşu anatomik yapılara bası yaparak ağrı ve fonksiyon kaybına yol açıyorsa, kozmetik olarak rahatsız olunuyorsa, sarkomatöz değişiklik riski taşıyorsa cerrahi olarak çıkarılmalıdır. Cerrahi tedavi uygulanırken önce osteokondrom çevresindeki önemli nörovasküler yapıların korumaya alınıp eksizyonu yapılmalıdır.

4) Multipl Osteokondromatozis

Otozomal dominant geçişli, erkeklerde daha sık görülen, beş yaş öncesi fark edilen, diz, omuz ve kalça bölgesi başta olmak üzere vücüdun bir çok yerinde eş zamanlı görülen osteokondromdur (24). Tanı esnasında alt ve üst ekstremitede ortalama 5-6 yerde tesbit edilir. Etkilenen hastalarda genelde uzunluk farkı ve açısal deformiteler gelişir. Tibia ve femur yerleşimli hastalarda genu valgum, skapula yerleşimli hastalarda kanat skapula, radius ve ulna yerleşimli hastalarda önkolda hareket kısıtlılığı ve radius başı çıkığı görülebilir. Radyolojik görünümü soliter osteokondroma benzer fakat bir çok yerde görülür. Malign transformasyon soliter osteokondroma göre daha sık olup %5-30’ lara kadar çıkmaktadır. Özellikle pelvis ve omuz bölgesi olmak üzere aksiyel iskelete yakınlaştıksa malign transformasyon riski artmaktadır. 

Tedavi: Basıya bağlı şikayetler arttığında açısal deformiteler ve kısalık gelişiyorsa, eklem hareketlerini bozacak seviyede büyüyorsa, nörolojik de sit, kozmetik sorunlar ve boyutların hızlı artış görülmesi cerrahi tedaviyi gerektirir. Ancak erken yaşta yapılacak cerrahi tedaviler sonrası tekrarlayabileceği ve oluşan deformitenin tamamen geçmeyebileceği aileye anlatılmalıdır.

Osteokondroma
Osteokondroma
 ulna proksimal (dirsek) osteokondroma
tibia posterior osteokondroma
fibula osteokondrom
Osteokondroma